Nisan ayında bir gün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentindeki küçük çadırlarında susuz kalan ailesi için içme suyu aramaya çıkan aile reisi o günden sonra bir daha geri dönmezken, kederli anne Saliha, hâlâ kocasının elinden bir yudum suyun hasretini çektiğini dile getirdi.
İlk yerinden edilme
38 yaşındaki Saliha, ilk yerinden edilme olayını Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Beyt Lahiya beldesinde yaşadıklarını söyledi.
Filistinli anne Saliha, 18 yıldır devam eden İsrail kuşatmasına rağmen savaş başlamadan önce Gazze Şeridi’nde ailesiyle istikrarlı ve mutlu bir yaşam sürdüklerini dile getirdi.
Saliha, ekim ayında saldırıların başlamasıyla İsrail ordusunun ağır bombardımanı ve Gazze Şeridi’nin kuzey bölgelerinin boşaltılmasını istemesi üzerine çocuğu, eşi ve onun ailesiyle Han Yunus’taki bir mülteci kampına gitmek zorunda kaldıklarını belirtti.
O sıralarda hamile olduğunu ve dört bir yanını saran dehşete rağmen savaşın bitmesini ve ailesinin güvenliğe kavuşmasını umduğunu dile getiren Saliha, böyle bir zamanda ikinci çocuğunu dünyaya getirdiğini söyledi.
Saliha, doğumdan yaklaşık bir hafta sonra, İsrailli bir keskin nişancının attığı tek bir kurşunun, belki de bir daha geri dönmemek üzere tüm umutlarını yok etmeye ve yüzündeki gülümsemeyi silmeye yettiğini dile getirdi.
İsrail ordusunun nisan ayında Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’a düzenlediği saldırı nedeniyle ailecek içme suyu kesintisi yaşadıklarını belirten Saliha, su kesintisinin saatlerce sürmesi sonucu ailenin aşırı susuzluğa ve ciddi sıvı eksikliğine maruz kaldığını ve bunun da içinde yaşadıkları trajik durumu daha da artırdığını anlattı.
Su kesintisi üzerine eşinin içme suyu aramaya çıktığını ancak İsrailli keskin nişancı tarafından vurularak öldürüldüğünü ve bir daha geri dönmediğini aktaran Saliha, eşi öldükten sonra geçimini sağlayacak kimseden yoksun, iki çocuğuna bakma sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kaldığını belirtti.
Saliha, “Kocam yeni çocuğunun dünyaya gelişiyle mutluydu ve şehit olmadan önce bizimle sadece bir hafta geçirdi.” dedi.
İkinci kez göçe zorlanma
İsrail ordusunun bu sefer de bulundukları yeri terk ederek Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrinin El-Mevasi bölgesine gitmelerini istediğini ve iki çocuğu ile kocasının ailesiyle oraya gittiklerini ifade eden Saliha, böylece ikinci kez göçe zorlanma acısını yaşadıklarını kaydetti.
Şu anda Mevasi’de iki çocuğu ve kocasının ailesiyle naylondan yapılmış küçük bir çadırda zor koşullarda yaşadığını dile getiren Saliha, şöyle konuştu:
“Mevasi’de yaşadığımız durum çok zor. Geçimimizi sağlayacak kimsemiz yok. Süt ve bebek bezi gibi birçok temel ihtiyaca muhtacız. Şu an yaşam için gerekli en temel ihtiyaçlardan yoksun, yerinden edilmiş insanlarla dolu bir çadırda yaşıyorum. Eşimin şehadetinden sonra yiyecek ve içme suyu getirmek benim için zorlaştı.”
Geçmişten kalan hatıralar
Geçmişten geriye sadece bir zamanlar eşiyle yaşadığı güzel anıların kaldığını söyleyen Saliha, Beyt Lahiya’da mütevazı bir evde nasıl mutlu bir hayat yaşadıklarını anlattı.
Savaş öncesinde Beyt Lahiya’da eşiyle aileyi genişletmeyi ve daha çok çocuk sahibi olmayı planladıklarına işaret eden Saliha, “Eşim ikinci çocuğuma hamile olduğumu öğrendiğinde çok sevindi ve hamilelik dönemim boyunca benimle çok iyi ilgilendi ve bana her konuda yardımcı oldu.” dedi.
Üçüncü kez yerinden edilme kabusu
Şu anda hem kendisinin hem de çocuklarının hayatları konusunda korku ve endişe içinde yaşadığını kaydeden Saliha, 6 Mayıs’ta İsrail’in Refah’a yönelik kara saldırılarının başlamasının ardından tekrar yerinden edilme acısı yaşamaktan korktuğunu belirtti.
Saliha, İsrail ordusunun 7 Mayıs’ta Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına alması ve yardım girişini engellemesiyle gıda ve ihtiyaç eksikliğinin ölümcül açlığa dönüşmesinden de korktuğunu dile getirdi.
Savaşın bitmesini, evine dönmeyi ve böylece iki çocuğuyla hayatına devam etmeyi, onları eşinin hayal ettiği gibi eğitip yetiştirmeyi umduğunu ifade eden Saliha, “En büyük arzum kocamın elinden bir yudum su içmek.” diye konuştu.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 944’ü çocuk, 9 bin 849’u kadın olmak üzere 34 bin 971 Filistinli öldürüldü, 78 bin 641 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.