Turgut yaptığı yazılı açıklamada, tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının eğitim öğretim kayıpları yönüyle ülkeyi de etkilediğine dikkat çekerek, eğitimde yaşanan eksikliklerin giderilmesi adına uzun süredir uzaktan eğitim sürecinin ağır aksak sürdürüldüğünü belirtti. Turgut, uzaktan eğitim sürecinin ilkokul ve orta öğretimde yüz yüze eğitim ile aynı verimde olmadığının kamuoyunun ve eğitim camiasının ortak kanısı olduğunu ifade etti.
Ülkedeki tüm sektörlerin aşama aşama açıldığını, özel okulların ise eğitime başladığını, büyük nüfuslu dünya devletlerinin yaşanan vakalara rağmen eğitim sektörünü açmaya çalıştığını kaydeden Turgut, “KKTC devlet okullarında yüz yüze eğitimin yapılamaması yine bir eşitsizliğe yol açmış, yine devlet okulları adına olumsuz bir durum ortaya çıkmıştır” dedi.
“Orta eğitimde artık son sınıfa gelmiş, üniversiteye hazırlanan 12. sınıf öğrencilerinin yüz yüze eğitime başlamasının gerekli olduğunu kimse yadsıyamaz” ifadelerini kullanan Turgut, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin 12. sınıflar için gerekli tedbirlerin alınarak, yüz yüze eğitime başlamasına onay verdiğini hatırlattı.
Milli Eğitim Bakanlığı ile yetkili öğretmen sendikasının bir süredir bir bilek güreşi içinde olduğunu savunan Himmet Turgut, “Fakat altta ezilen geleceğimiz olan yavrularımızın eğitim hayatı ve öğretmenlerimizin halk nezdindeki saygınlığıdır. Gelinen noktada eğitim bakanlığımızın istişaresiz, plansız ve takvimsiz almış olduğu kararlar dolayısıyla 12. sınıflar için yüz yüze eğitim uygulaması başlamadan bitmiştir” ifadelerine yer verdi.
“Ülkede aşı olmadığını bile bile yapılan bazı partizanca aşılama çalışmalarını bahane ederek, ‘Aşı Olmazsa; Eğitim de Olmaz’ zihniyetini güdenler, çalışkan öğretmenin hakkını korumamakta aksine öğretmenin saygınlığına zarar vermektedir” iddiasında bulunan Himmet Turgut, şunları kaydetti:
“Bu gerçekler ortadayken asıl maksadının eğitim ve öğretim olmadığı anlaşılan malum sendika; son sınıf öğrencilerimizin yüz yüze eğitimden alacakları faydadan mahrum bırakmış; bu olumsuz tavrıyla eğitim-öğretime ve öğrencilerimize büyük bir darbe vurmuş; sendikanın kararına uymak durumunda bırakılan öğretmenleri de toplumun tepkisiyle karşı karşıya bırakmıştır”
Himmet Turgut, bakanlığı daha planlı, programlı ve uygulanabilir sistemli bir çalışma takvimi düzenlemeye ve yüz yüze eğitime geçmeye; eğitim öğretim sürecinin tüm boyutlarıyla yönlendiricisi ve karar vericisi konumunda olmaya çağırdı.
Turgut ayrıca, alınan kararları makul gerekçeler göstermeden sabote ettiğini savunduğu, devletin itibarını ayaklar altına almaya çalışan zihniyete bakanlığın gerekli tedbirleri alarak, tepki göstermeye de davet etti.
